Coğrafi Bilgiler
Diyarbakır, TRC2 Bölgesi içinde yani Türkiye’nin güneydoğusunda, Yukarı Mezopotamya olarak adlandırılan, Dicle ve Fırat havzaları içerisinde yer almaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin orta bölümünde yer alan Diyarbakır’ın doğusunda Batman ve Muş, batısında Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, kuzeyinde Elâzığ ve Bingöl, güneyinde ise Mardin illeri bulunmaktadır. Diyarbakır, Türkiye'nin güneydoğusundaki konumu sayesinde, başta Suriye ve Irak olmak üzere Orta Doğu ülkeleriyle tarihsel ilişkilere sahiptir. Dış ticaret verileri, ülkeler arası iş birliğini açıklayan önemli göstergelerdendir ve Türkiye’nin 2000’li yıllarda Orta Doğu politikasında görülen yaklaşım değişikliği, bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. 2021 yılı itibariyle Diyarbakır ihracatının %72’si Çin ve Irak’a yapılmaktadır.
TRC2 Bölgesi illerinde kent merkezleri dâhil farklı büyüklükte ve farklı coğrafi şartları bulunan 30 ilçe bulunmaktadır. Diyarbakır ilinde ise, Büyükşehir sınırları içinde bulunan merkez ilçeler olan Bağlar, Sur, Yenişehir, Kayapınar ilçeleri dâhil Bismil, Çermik, Çınar, Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hani, Hazro, Kocaköy, Kulp, Lice, Silvan olmak üzere toplam 17 ilçe bulunmaktadır.
Nüfus
Diyarbakır ilinin nüfusu, TÜİK 2021 verilerine göre (köy ve ilçeler dâhil) 1.791.373’tür. Aynı yıl için ortalama hane halkı büyüklüğü 4,4'ken, toplam yaş bağımlılık oranı 59,4 olarak tespit edilmiştir.
|
Diyarbakır |
Şanlıurfa |
Türkiye |
Toplam Nüfus (kişi) (2021) |
1.791.373 |
2.143.020 |
84.680.273 |
Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2 (2021) |
119 |
114 |
110 |
Toplam Yaş Bağımlılık Oranı % (2021) |
59,4 |
74,9 |
47,4 |
Toplam Doğurganlık Hızı (‰) (2021) |
2,54 |
3,81 |
1,7 |
Ortalama Hane Halkı Büyüklüğü (kişi) (2021) |
4,4 |
5,1 |
3,2 |
İklim
Diyarbakır'da sert bir karasal iklim egemendir. Yazları çok sıcak geçer fakat kışları Doğu Anadolu Bölgesi ile kıyaslandığında ılımandır. Sıcaklık yazları genellikle 40° C’ye ulaşır, kışın ise -20° C’nin altına düşer. Ortalama yıllık yağış miktarı yaklaşık 550 mm’dir. İle genellikle yaz aylarında haziran ayından eylül ayına kadar hiç yağış düşmez. Geçmiş yıllarda yoğun kar yağışı bildirilmesine rağmen son yıllarda kar yağışı yoğun değildir. Kış soğukları, Doğu Anadolu Bölgesi kadar şiddetli değildir. İlin MGM (Meteoroloji Genel Müdürlüğü) tarafından 1929 yılından 2021 yılına kadar kaydedilen veriler aşağıdaki tabloda paylaşılmıştır. Elde edilen verilere göre, temmuz ayı il genelinde en sıcak ay olup sıcaklık ortalaması 31 derece, ocak ayı ise en soğuk ay olup sıcaklık ortalaması 2,1 derecedir. Verilere göre ildeki en yüksek sıcaklık 46,2 derece ile 21 Temmuz 1937 gününde, en düşük sıcaklık ise -24,2 derece ile 11 Ocak 1933 gününde ölçülmüştür.
MGM verilerine göre yıllık ortalama yağış miktarının yaklaşık yüzde 2'si yaz aylarında düşmektedir. İlin kuzeyine gidildikçe dağların eteklerine doğru yağış miktarı da artmaktadır. İlin kuzeyinde bulunan Silvan ilçesinde yağış miktarı 729 mm, Ergani ilçesinde 767 mm, Kulp ilçesinde 1.156 mm ve Lice ilçesinde ise 1.293 milimetre olarak ölçülmüştür.
Son yıllarda barajların bölgede oluşturduğu yapay göllerin (Karakaya, Atatürk, Batman, Silvan Barajları) oluşturduğu geniş buharlaşma yüzeyleri nedeni ile Diyarbakır Havzası'nda nispi nem düzeyinde artış görülmüştür. İlde ortalama nispi nemin en yüksek olduğu aralık ve ocak aylarında, %77 oranında olduğu ölçülmüştür. Yaz aylarında ise en düşük seviye de oluştuğu ve oranın temmuz-ağustos aylarında %20'ye düştüğü görülmüştür.
Yer Altı Kaynakları
Diyarbakır il merkezi ve çevresinin jeolojik olarak üzerinde yer aldığı Arabistan Plakası ile Afrika Levhasının kuzeye doğru hareketi sonucu meydana gelen Güneydoğu Anadolu Bindirme Kuşağı gerek metalik madenler açısından gerekse endüstriyel hammaddeler açısından oldukça zengin bir kuşaktır. Sıkışma tektoniğinin etkin olduğu bölgede KD-GB yönlü ikincil kırık hatlarının oluşturduğu zayıflık zonlarında ise bazaltik lavlar yeryüzüne ulaşarak Karacadağ Volkanitlerini oluşturmuştur.
Karacadağ ve çevresinde yaklaşık 10.000 km²'lik yüzeye yayılan "Karacadağ Bazaltı"; su emme, paslanma, dona, darbelere ve sürtünmelere karşı dayanıklı olması, renk değiştirmemesi gibi özellikleri nedeni ile geleneksel yapı taşı olarak kullanılmıştır. "Karacadağ Bazaltı" ayrışım derecesi, boşluk ve blok büyüklükleri açısından blok ve plaka üretimi için oldukça uygundur. Yaklaşık 5000 yıllık geçmişi ile 5,5 km uzunluğa sahip olan Diyarbakır surları, camiler, hanlar, hamamlar, medreseler, evler ve yollarda ana malzeme olarak bazalt kullanılmıştır. Günümüzde de aşınma ve iklim şartlarından en az etkilenmesi nedeniyle kent peyzajında bazalt tercih edilmektedir. Bazaltın geleceğe yönelik olarak büyük bir potansiyele sahip olduğu kuşkusuzdur.
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün il ve yakın çevresinde uzunca bir vakit gerçekleştirmiş olduğu çalışmalarda bölgede önemli endüstriyel hammadde ve metalik maden yatakları ortaya çıkarılmıştır. Bunlar bakır-kurşun-çinko, demir, manganez, barit, çimento hammaddeleri, fosfat, mika ve tuğla-kiremit olarak sayılabilir.
Neolitik dönemde göçebelikten yerleşik yaşama geçilip tarıma ilk başlanılan yer olan Çayönü Höyüğü (Diyarbakır-Ergani) antik madencilik açısından da büyük öneme sahiptir.
Çayönü’nde nabit bakırın ve malakitin işlendiği tespit edilmiştir. Bakırın ısıtılması (ilk pirometalürjik işleme-muhtemelen bir seramik-çömlek fırınında) ve daha sonrasında dünyada bilinen ilk soğuk dövme tekniği ile şekil verilerek çeşitli takı öğeleri (delgi, iğne ve tel parçaları), kakmalar gibi aletlerin yapıldığı tespit edilmiştir. Bu tavlama işleminin metalurji alanında bir devrim sayılması gerektiği belirtilmektedir.
Bilinen en eski dövme tekniğiyle yapılan ve taş örsler üzerinde, sapsız taş çekiçlerle dövülerek şekillendirildiği tahmin edilen doğal bakırın kullanılmasının yanı sıra ısıl işlemle cevherinden arıtılmış madenin de kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu nesneler sadece Anadolu’da değil insanlık tarihinde de bilinen en eski maden buluntulardır.